20 Ekim 2015 Salı

Yalnızlık...

Merhaba aslında bugün yazmıcaktım ama canımdan çok sevdiğim bir insanin özel isteği üzerine yazma kararı aldım.Başlamadan önce şu soruyu sorun kendinize 'Yalnızlık nedir ? ' bence nedir biliyormusunuz yanlızlık düğününe,askerliğine kimsenin gelememesidir,kocaman bir evde tek başına masaya oturup o sessizligi televizyonla doldurmaktır,en sevdiğin insanların sadece mezarlarına gitmektir yalnızlık.Kalbinin içindeki sevgiyi biriyle paylaşamamaktır yalnızlık yada paylaşmaya korkmaktır çünkü sen yalnız bırakılmışsın kimseye güvenemiyorsun çünkü onunda bırakıp gitmesi korkusuyla yaklaşamıyorsun,korkusuzca sevmek bağlanmak isterken birden bire içine kapalı sevgisini gün yüzüne çıkaramıyan bir insan olup ortaya çıkıyorsun.Yalnızlığa peki boyun eğelim mi ?
tek başına ölücez korkusunu bir kenara bırakıp insalara yaklaşalım mı ? 'Sen Ne Biliceksin Bee' diyebilirsiniz bana ama en büyük yalnızlıkları ben yaşadım hemde şuanda 18 yaşımda olmama rağmen,siz en iyisimi ne yapın biliyormusunuz gidin sevin abi o perdeleri açın kendinizi gün yüzüne çıkarın,herkesin bir gram olsa bile sevgiye dostluğa ihtiyacı vardır hadi gidelimde o sevgiyi dostluğu bulalım.Bugünlük bu kadar Özdemir Asaftan güzel bir şiirle kelimelerimi bitirmek istiyorum ÖZGÜR olun ve herzaman haklıyı savunun .

YALNIZ'IN DURUMLARI 
Sen herşeyi süpürebilirsin; sonbaharı süpüremezsin, 
Yalnızsa, sürekli bir sonbaharı süpürür hep.. Düşünemezsin. 

Yanar sobasında yalnız'ın üşüyen bakışları. 
Lambasında karınlığa dönük bir ışık titrer sönük-sönük. 
Penceresi dışına kapanmıştır, kapısı içine örtük. 

Yalnız, bin yıl yaşar kendini bir an'da. 

Yalnız'ın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbire'dir.

Yalnız, bir ordudur kendi çölünde.. 
Sonsuz savaşlarında hep yener, kendi ordusunu. 

Yalnız'ın sakladığı bir şey vardır; 
Boyuna yerini değiştirir, boyuna onu arar... 
Biri bulsa diye. 

Yalnız, hem bilgesi, hem delisidir kendi dünyasının. 
Ayrıca; hem efendisi, hem kölesidir kendisinin. 
Tadını çıkaramaz görece'siz dünyasında hiçbirisinin. 

Yalnız, sürekli dinleyendir söylenmemiş bir sözü.

Sözünde durması yalnız'ın yalancılığıdır kendisine.. 
Hep yüzüne vurur utancı. O yüzden gözlerini kaçırır 
gözlerinden. 

Yalnız'ın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna. 

Yalnız, hep uyanır ikinci uykusuna. 

Yalnız, kendi ben'inin sen'idir. 

Bir sözde saklanmış bir yalanı, bir gözde 
okuduğundan bakmaz kendi gözlerine bile. 

Her susadığında o, kendi çölündedir. 

Kendi öyküsünü ne anlatabilen, ne de dinleyebilen. 
Kendi türküsünü ne yazabilen, ne söyleyebilen. 

Bir zamanlar güldüğünü anımsar da... 
Yoğurur hüzün'ün çamurunu avuçlarında. 

Yalnız, aranan tek görgü tanığıdır 
yargılanmasında kendi davasının.. 
Her duruşması ertelenir kavgasının. 

Yalnız, hem kaptanı, hem de tek 
yolcusudur bakmakta olan gemisinin.. 
Onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden, 
ne de ilkin. 

Yalnız'ın adı okunduğunda okulda ya da yaşamda.. 
Kimse, (burada) diyemez.. Ama yok da.. 

Uykunun duvarında başladı.. 
Önceleri bir toz gölgesi sanki; sonra bir yumak yün gibi. 
Ama şimdi iyice görüyor örümceğin ağını gün gibi. 

Yalnız, duymuş olduğunun sağırı, görmüş olduğunun körüdür.. 
Ölür, ölür öldürür.. Öldürür, öldürür ölür. 
Duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür. 

Yalnız'ın adına hiç kimse konuşamaz.. 
O, kendi kendisinin sanığıdır. 

Yalnız, önceden sezer sonra olacakları.. 
Paylaşacak biri vardır; anlatır, anlatır ona olanları, 
olmayacakları. 

Her leke kendisiyle çıkar. 

YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ. 
PAYLAŞILSA YALNIZLIK OLMAZ. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder